• Anasayfa
  • Blog
  • Endüstri 4.0’a yerli teknoloji ile geçiş mümkün mü?

En Gelişmiş IoT Teknolojisi, Başarılı IoT Projeleri, Uzman Tecrübesi

Endüstri 4.0’a yerli teknoloji ile geçiş mümkün mü?


Bugün dijitalleşmenin ana kavramlarının başında dünya ekonomilerini yeniden dizayn etmesi beklenen Dördüncü Sanayi Devrimi, nam-ı diğer Endüstri 4.0 var. Hemen belirteyim… İlk kez Türk iş dünyasının zihin ve üretim yapısına uygun bir devrim ile karşı karşıyayız. Ağır ve uzun soluklu yatırımlar isteyen diğer sanayi devrimlerinin aksine pratik zekanın ve kişiye özel üretim ve çözümlerin ön planda olduğu bir devrim söz konusu. Ancak Kavramları ve sürecin çıkış noktalarını iyi analiz etmemiz gerekiyor. O nedenle gelin önce Endüstri 4.0’ın ne olduğu ve nasıl ortaya çıktığına bir bakalım.

Robotların birbiriyle konuşarak (sensörlerle bağlanarak) üretim yapmasını esas alan yeni modelin isim babası Almanya olarak öne çıksa da Çin, Japonya ve ABD de kendine has 4.0 uygulamalarıyla rekabete hızla dahil olmuş durumda.

Almanya'nın “Endüstri 4.0” olarak adlandırdığı bu kavram, dünyanın farklı ülkelerinde başka isimlerle varlık gösteriyor. Örneğin, ABD'deki “Smart Manufacture” insiyatifi, bu oluşumun başka bir açıdan yaklaşımı diyebiliriz. Japonya'da ise benzer süreç “Inomation 25” olarak adlandırılıyor ve bu yaklaşık son beş yıldır Japonya'da uygulanan bir yaklaşım. Çin ise daha çok Dijital Fabrikalar modelini öne çıkartıyor.

Konumuza tekrar dönersek; Malum, Çin’in seri üretim gücüyle birlikte dünya imalat sanayisindeki dengeler değişmeye başladı. Bir anlamda “üretimden gelen gücün” hakimi olmaya başlayan Çin, özellikle batı ekonomilerinde ciddi sarsıntılar yarattı. Kıtalar arasındaki üretim kabiliyetlerindeki farklar öylesine açılmaya başladı ki başını Almanya’nın çektiği Avrupa birçok sektörde havlu atma riski ile karşı karşıya kaldı. İşte Endüstri 4.0 kavramı bu farkı azaltmaya ve üretim dengelerinde tekrar Batı’yı öne çıkarmak için tasarlandı. Örnek vermek gerekirse Çin’in en büyük gücü, 1 milyon ürünü aynı tipte ve aynı yerde üretebilmekten geliyordu. Bunun karşısına ne konulabilirdi?

Bunun üzerine 2008 yılında Almanya şansölyesi Angela Merkel ile ülkenin önde gelen akademisiyken ve sanayi şirketleri bir araya geldi. Yeni devrimin temelleri de işte burada atıldı ve yukarıda sorduğum sorunun yanıtı verildi. 1 milyon ürünü binlerce farklı noktada kişiselleştirilmiş olarak üretmek. Seri üretime karşı kişiselleştirilmiş ve lojistik sorunu olmayan bir model tasarlandı diyebiliriz. Uzun vadede mahalle araların kurulmuş 5 boyutlu yazıcılar, cepten verdiğiniz bir ürünü orda imal edip size drone ile getirmesine kadar uzanan süreç.

Aslında gerçek devrim bu! Ama dedim ya gerçekleşmeden ilan edildi Robert Bosch GmbH ve Kagermann çalışma grubu adı verilen ekip, Alman disiplininden taviz vermeyerek yaklaşık bunun üzerine bir araştırma yaptı. 2011’de Asya’nın üretim çılgınlığına ve önlenemez yükselişine karşı geliştirilen yeni argüman dünya kamuoyuna ise 2011’de açıklandı. “Endüstri 4.0” terimi ilk olarak endüstri fuarı Hannover Fair 2011'de literatürümüze dahil oldu.

HİÇ BİR ÜLKENİN TEKELİNDE DEĞİL

Özetle Endüstri 4.0 için Alman Hükümeti’nin imalat gibi geleneksel sanayiyi bilgisayarlaşma yönünde teşvik etme ve yüksek teknolojiyle donatması projesi denilebilir. Ancak hemen belirtelim, henüz gerçekleşmemiş bir devrimdir. İlk kez gerçekleşmemiş bir devrime devrim dediğimizi de vurgulamak isterim. Yine belirtmek isterim ki hiçbir ülkenin de tekelinde değil.

Dünyadaki üretim anlayışını yeniden şekillendiren Endüstri 4.0 teknolojilerinde Türk firmaları da artık söz sahibi. Türkiye'de sayıları 100 binleri bulan imalat sanayisindeki firmaları akıllandırmak ve dijitalleştirmek için yola çıkan önemli firmalarımız bulunuyor.

Bu yazının ortaya çıkmasına da ilham olan IoT operatörü Trio Mobil’in faaliyetlerini yerinde inceleme imkânım oldu. Yukarıda bahsettiğim koordinasyonların tamamını yerli imkanlar ile de yapabildiğimizi gördüm. Geliştirdiği yazılımlarla KOBİ'lerin üretim maliyetlerini yüzde 50'lere varan oranda düşüren firma tüm imalat sürecini izlenebilir hale getiriyor. 40 kişilik uzman mühendis ekibi ile yazılım ve cihazların tamamını kendi bünyesinde geliştiren Trio Mobil Ar-Ge Merkezi ide Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından tescillenen Türkiye'nin ilk yerli Endüstri 4.0 ve IoT teknolojileri merkezi olarak görülüyor. Trio Mobil Genel Müdürü Nevzat Ataklı, Dijital Fabrikaların ve IoT ile gelen rekabet avantajlarının KOBİ'ler için büyük fırsatlar sunduğunun altını çiziyor. 40 kişilik uzman mühendis ekibi ile yazılım ve cihazların tamamını kendi bünyesinde geliştiren Trio Mobil, T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından tescillenmiş Ar-Ge merkeziyle Endüstri 4.0 ve IoT teknolojilerine yönelik çözümler geliştiriyor. İnovasyonun ön planda olduğu Ar-Ge merkezi, müşterilerin ihtiyaçlarını analiz ederek, IoT teknolojilerini daha verimli, daha karlı işletmeler yaratmak için çözümlere dönüştürüyor.

Endüstri 4.0’ın en önemli vaadlerinden biri işletmelerde verimliliğin arttırılması. Trio Mobil’in geliştirdiği tüm yazılım ve donanımlar da bu yönde, işletmelerin ihtiyaçlarına somut çözümler üretiyor. Burada kritik konu en gelişmiş IoT teknolojisi, ileri veri analitiği ve yapay zeka gibi teknolojileri kullanarak ihtiyaca uygun, müşteri odaklı çözüm sunabilmek. “Trio Mobil Dijital Tesis Çözümleri” ile birim bazında enerji tüketiminin ölçümlenerek optimize edilmesinden, çalışan, makine ve ekipman takibi ile verimlilik takibine kadar kritik parametrelerin anlık takibi yapılır ve tüm süreçler dijital olarak kontrol altına alınarak takip ediliyor ve verimlilik alanları tespit edilebiliyor. Tüm bunlara ek olarak işletmelerin bir diğer önceliğinde bulunan pandemi döneminde operasyonların devamı için geliştirilen Sosyal Mesafe Takip Çözümü ise, salgının bulaşıcılığını önlemek amacıyla anlık sosyal mesafe kontrolü yapılmasını, ihlal anında uyarılmasını ve geriye dönük raporlarla filyasyon takibinin yapılmasını sağlıyor.

Gazeteci, Ekonomi, Teknoloji Yazarı, Metin Can

 
whatsapp
DEMO TALEBİ